2016 yılında Kickstarter’da gezinirken bir kampanya dikkatimi çekti. Bir girişim harika bir fikre sahipti ve bunu geliştirmek için insanlardan destek bekliyordu. Fikirleri, bone-conduction teknolojisini kullanarak bir gözlük geliştirmekti. Basitçe özetlemek gerekirse gözlüğün arkasındaki yastıklar (dokungaçlar) kulağınızın arkasındaki kemiklere titreşim yoluyla müziği iletecek ve siz hem dışarıdaki sesleri duyabilecek hem de yüksek kalitede müzik dinleyecektiniz. 2016 yılı Kasım ayından itibaren ürün gönderilmeye başlanmış olacak ve yeni yıla bu havalı gözlüğümle girecektim.
Gerekli ödemeyi yaptıktan sonra beklemeye başladım. Beklemem sırasında her iki haftada bir gelişmeleri açıklayan epostalar almak beni oldukça memnun etti. İştahımı da kabarttı. Müşteri ilişkileri çok güzel yönetilmekteydi. Ta ki Kasım ayına iki hafta kala gelen epostaya kadar. Tasarımda önemli bir değişiklik yapmaya karar verdikleri için teslimat tarihi Nisan’a ertelenmişti. Olsun sorun yok nasılsa kışın güneş gözlüğü kullanacak değildim ya?
Sonra teslim günü geldi ve gözlüğü teslim aldım. Hakikaten teknoloji işe yarıyordu. Sadece benim kafa yapım için tasarlanmadığı için sesler yeterince yüksek gelmiyordu. Muhtemelen daha sonraki versiyonlarda daha iyi sonuçlar yakalayacaklardır.
Farkeder mi? Tabi ki eder. O kadar emek ve kaynak ayrılan bir konu ve elde müşteriye hem geç gönderilen hem de gerekli kalite spesifikasyonlarını karşılamayan bir ürün ortaya çıksın.
Bu girişim bir çok ARGE organizasyonunun yaşadığı iki temel konuyla ilgili iyileştirmeye açık alan göstermekte;
İLK GELEN HEPSİNİ OLMASA DA ÇOĞUNU ALIR
Birinci alan, tasarımdaki değişikliklerden dolayı ürünün piyasaya sürülmesi yaklaşık 6 ay gecikti. Bu arada benzer teknolojide veya muadil gözlükler piyasaya çıkmaya başlamıştı bile. Yani sizinle aynı anda başkaları da aynı işi düşünebilirler ya da sizin üzerinde çalıştığınız konuyu öğrendiklerinde sizden hızlı davranıp kendi ürünlerini piyasaya sürebilirler.
Bu şekilde çalışan tek girişim bu firma değil. Rakamlardan bahsedersem; 2016 yılında yapılan bir araştırmaya göre ARGE liderleri hedeflerinin rakiplerini inovatif çözümlerle aşmak olduğunu söylelemiş ama aynı zamanda bu fikirlerin %90’ında ürünlere dönüşümün çok yavaş işlediğini belirtmiş. Hatta mevcut ARGE projelerinin üçte birinin planın gerisinde olduğunu belirtmiş. (1)
Bir başka araştırma da ürünlerin %79’unun belirlenen sürede piyasaya sürülemediğini tespit etmiş. (2) Erken piyasaya girmek size neler kazandırabilir bir bakalım:
- Sezonsallık, müşteri istekleri ve diğer faktörlerdeki değişiklikleri erken görebilme yeteneğiniz olur.
- Piyasaya erken girmenin fiyat açısından avantajlarını kullanabilirsiniz
- Piyasaya ilk girmenin (FMA-First Mover Advantage) gelir avantajını sağlayabilirsiniz.
Bunun tam tersinde örneğin elektronik çip pazarında 2 yıllık pazarda kalma ömrü olan bir ürünü 3 ay geç piyasaya sürmeniz gelirin üçte birini kaybetmenize yol açmaktadır. (3)
BEKLENTİLER ve GERÇEKLER
Girişimin ikinci iyileştirmeye açık alanı da; tasarımın bazı müşteri isteklerini karşılamış olmasına rağmen benimkini karşılamamış olması. Ürün hedeflediği tüm müşterilerin (bunlara maliyet gibi şirket içi ihtiyaçlar ve çevresel etkiler gibi regülasyonlar da dahil) karşılamalıdır.
Müşteri isteklerini karşılamadığı için satın alınmayan sayısız ürün tarihin sayfalarına gömülmüştür.
PEKİ YENİ NE VAR?
Geleneksel ARGE yaklaşımında bir ürünün piyasaya sürülmesi aylar hatta yıllar almakta. Bu kadar süreye bir ton da maliyet eklenmişken bir de ürünün satılmaması kabuslar geçirtmekte.
Değişkenliğin yüksek olduğu günümüzde satılabilir beklentisi ile tek bir ürün için kaynakları harcayıp sonucunu izlemek artık yeterli gelmemektedir. Yapılan başka bir araştırmaya göre ürünler üzerinde geliştirilen fonksiyonların yaklaşık yarısı neredeyse kullanılmamaktadır bile. (4)
Bugün piyasanın beklentileri aşağıdaki başlıklarda şekillenmektedir:
- Müşteri isteklerinin ötesinde müşterinin bu isteği hangi ihtiyacını çözmek için istediğinin öğrenilmesi (J2BD)
- Ürünlerin tasarımının tüm paydaşların ihtiyaçlarını kapsayacak şekilde yapılması
- Ürünün 1 ay gibi kısa sürelerde piyasaya sunulabilmesi (time to market)
- ARGE maliyetlerinin mevcuttan çok daha aşağılarda olması (simülasyonlar, DOE, rapid prototyping gibi tekniklerin kullanımı)
- Mükemmel ama satmayan ürünler yerine istekleri minimum oranda karşılayan maliyeti düşük ürünler (MVP)
- MVP’lerin müşteri isteklerine göre sürekli iyileştirilmesi
- ve daha niceleri…
İlginizi Çekebilir: İkinci Dünya Savaşı’nın Bir Çatışma Taktiği İş Dünyasında Hızlı İyileştirmeler İçin Nasıl Kullanılabilir?
Daha detaylı bilgi almak için [email protected] adresinden bize ulaşabilirsiniz. Bu arada gözlükler bana olmadı ama kızıma olduğu için iade etmedim bilginize?
1. Katie Camilli. “Why R&D Teams are Too Slow at Getting Products to Market | CEB Blogs.” Cebglobal.com. n.d. Web. 23 Nov. 2017. <https://www.cebglobal.com/blogs/why-rd-teams-are-too-slow-at-getting-products-to-market/>
2. Johnson, Joe. “How New Product Time To Market Impacts Revenue and Profitability.” Sopheon. n.d. Web. 23 Nov. 2017. <https://www.sopheon.com/new-product-time-to-market/>
3. Shuler, Kurt. “How to Calculate Late Time to Market (TTM) Revenue Loss, Part 1.” Arteris.com. n.d. Web. 23 Nov. 2017. <http://www.arteris.com/blog/bid/64099/How-to-Calculate-Late-Time-to-Market-TTM-Revenue-Loss-Part-1>
4. Jan Bosch. “Half The Features You Build Are Waste – Software Driven World.” Janbosch.com. 12 Feb. 2017. Web. 23 Nov. 2017. <http://janbosch.com/blog/index.php/2017/02/12/half-the-features-you-build-are-waste/>
