Bir şeyi ne kadar iyi yaparsan, o kadar basit görünür ya da bir şeyi ne kadar basit anlatabiliyorsan o kadar konuya vakıfsındır.
Ben hep böyle düşünürüm ve işte şimdi sizlere dilim döndüğünce Endüstri 4.0’ı aynen böyle anlatmaya çalışacağım.
Aslında tüm hikaye Çin’in 2006’dan 2011’e kadar olan yükselişi ile başladı diyebiliriz. Hatta ve hatta Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir dedikleri gibi 2006’dan önce de olacaklar bariz belli iken 2006-2011 yılları arasında Çin endüstriyel ürün satışlarında neredeyse %350 büyürken, Avrupa Birliği sadece %12, Almanya ise yaklaşık %15 büyüyebildi.
İşte bunun sonunda 2011 Hannover Messe’de başlayan ve 2015’de yine aynı fuarın mottosu olan Endüstri 4.0 yolculuğu Avrupa’nın ve özellikle de Almanya’nın derdine çare olabilmek için hayatımıza girdi.
Peki bunu nasıl olacaktı?
Cevap basit.Pazara yeni ürün üretebilme (tasarım ve kişiselleştirme dahil) sürecini kısaltırken elde olan Esnekliği ve Verimliliği arttırarak.Dikkat ederseniz Avrupa ve Almanya’nın Çin gibi bir deve karşı ellerinde olmayan tekniklerle savaşmak yerine en iyi bildiği işleri daha da iyi yapmaya odaklandıklarını fark edeceksiniz.
Peki bunun altı nasıl dolacaktı?
Dijital dönüşüm ile.
IOT, Cloud, Big Data, AI vs.vs.vs
Eğer karmaşıklaştırmak isterseniz daha fazla akronim ekleyebilirim ama isterseniz dijital dönüşümü sizlere daha basit anlatabilirim.
İstediğiniz şey herhangi bir şeyin matematiksel modellemesini çıkarmak ve ardından bunun kararını yine matematiksel model sonucunda vermek ise dijital dönüşüm basitçe şu şekilde resmedilebilir.
Böyle bakınca daha kolay görüneceğini ya da içerik olarak daha anlaşılabilir olduğunu tahmin ediyorum.
İşte burada bizlere düşen akışlarımız ve operasyonlarımızın ne kadar buna müsait olduğunu anlayıp en kısa sürede dönüşümün içinden en yüksek fayda ile çıkmak olacaktır.
Bir sonraki yazımda dönüşümün ve Endüstri 4.0’ın neresinde olduğumuzu nasıl anlarız ile devam edeceğim.